Bu koleksiyon bulunduğumuz topraklara bir teşekkürdür. Bizi zorladı, planladığımızdan fazla çalıştırdı, düşündüğümüzden uzun sürdü tamamlanması. Sonunda hayal ettiğimiz gibi oldu.
Anlatmaya en baştan başlayalım.
Doğal taşları kim sevmez ki? Birçoğumuz doğaüstü güçleri olduğuna, aşkı, sağlığı ve zihni etkileyebileceğine, bize para, başarı, mutluluk getireceklerine inanıyoruz. Ama çok az kişi bilir ki, bu şekilde pazarlanan taşlarının büyük bir kısmı Uzak Doğu laboratuvarlarında doğmuştur.
Biz Ultramarine koleksiyonu üzerinde çalışırken, lapis lazuli taşı arıyorduk. En güzelini nasıl buluruz, nerede, kime kestiririz diye araştırırken öğrenmiştik bunu – yarı değerli taşlar sertifikasız satıldığı için laboratuvarda üretilenler doğal diye satılabiliyor. Yine o dönemde taş kesim ustası bulmakta da zorlandık. İş böyle olunca, Ekaterina kendisi taş kesim işini öğrenmeye karar verdi. Böylece gemoloji derneği ile tanışıp, derslerine katılmaya başladı ve asıl hikaye burada başladı.
Öğrendik ki,Türkiye doğal taşlarla çok zengin. Özellikle akik olarak bilinen agat taşının çok farklı türleri bulunuyor Türkiye’de. Herkesle paylaşmak istedik bunu. Doğal taşlara bu kadar ilgi varken, yaşadığımız topraklardan sürdürülebilir yollarla temin edilmiş taşların değer görmemesi, Türkiye’de yaşayan iki yabancı olarak üzdü bizi.
Depremin üzerinden bir kaç gün geçmişti ve biz taş kesim atölyesinde idik. Herkes gibi içimiz acıyordu. Doğaya kulak vermemenin sonuçları ile yüz yüze kalmıştık. Yardım etmek istiyorduk, ileriye dönük, somut ve kalıcı bir şey yapmak istiyorduk. İşte o zaman bu koleksiyonu yapmaya karar verdik: Türkiye’nin farklı illerinden tek tek toplanmış taşları seçip, yüzük yapacaktık. Yüzüklerin satışından sağlanacak geliri depremzede öğrencilerin eğitimi için bağışlayacaktık.
ÇYDD ile görüştük – Türkiye’nin dört bir yanında gönüllüleri, çeşitli eğitim ve burs programları olduğu ve değerlerini paylaştığımız için ÇYDD ile çalışmayı istedik. Çok sevgili Prof. Dr. Ayşe Yüksel ve Lale Platin bizi dinlediler ve beraber yola çıkmaya karar verdik.
Seçtiğimiz taşları ell ile kestik, şekillendirdik. Bu taşların bir çoğu daha önce mücevher ve takı için kullanılmadığından, keserken bazılarının kırıldığını, ince işçilik istediğini gördük. Bazıları kaplamaya girerken renk değiştirdi. Koleksiyon için ilk seçtiğimiz taşların bazılarından vazgeçmek zorunda kaldık. Sonunda 8 taşda karar kıldık ve Toprak Koleksiyonu böyle doğdu.
Toprak koleksiyonunun gelirinin tamamı depremzede üniversite öğrencilerinin eğitimleri için ÇYDD’ye bağışlanacak. Biz Türkiye toprağının bir parçasını yanımızda taşırken, bir öğrenci bu toprakların güzel geleceği için eğitimine devam edecek. Çünkü her satılan yüzük bir öğrencinin bir dönemlik üniversite masraflarını karşılayacak.
Güzel bir gelecek umuduyla,
Farida ve Ekaterina
